ARAŞTIRMA | |
1. | Gömülü Mandibular 3. Azı Dişlerin Çekiminden Sonra; Çekim Soketine Trombositten Zengin Fibrin Uygulanmasının Ağrı, Ödem ve Trismus Üzerine Etkisi Effects Of Platelet-Rich Fibrin on Pain, Edema, and Trismus After Surgical Extraction of Impacted Mandibular Third Molars Sancar Şimşek, İlker Özeçdoi: 10.5505/eudfd.2023.23008 Sayfalar 1 - 8 GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmada, gömülü yirmi yaş dişlerinin çekimi yapıldıktan sonra cerrahi bölgelere trombositten zengin fibrin (TZF) uygulanan hastalarda postoperatif ağrı, şişlik ve trismus değerlendirilmiştir. YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmaya dahil edilme kriterlerini karşılayan 16-30 yaş arasındaki 40 hasta (23 erkek, 17 kadın) değerlendirildi. Hastalar iki gruba ayrıldı. Kontrol grubunda (20 hasta), soket serum ile yıkandı ve deney grubunda soket PRF ile dolduruldu. Hastalar cerrahi işlemden sonra 1, 3 ve 7 günlerde değerlendirildi. Postoperatif ağrı VAS skalası (0-100) kullanılarak değerlendirildi, yüz şişmesi yatay ve dikey cetveller kullanılarak ölçüldü ve trismus, maksimum ağız açma kabiliyetini postoperatif 1, 3 ve 7. günlerde kaydederek değerlendirildi. BULGULAR: Kontrol ve deney grupları ağrı açısından anlamlı farklılık gösterdi, ancak diğer iki parametre açısından farklılık bulunamadı. TARTIŞMA ve SONUÇ: PRF kullanımı ağrı için gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık gösterdi, ancak ödem ve trismus için farklılık bulunamadı. |
2. | Periodontal Durum ve Diş Hekimliği Korkusu: İlk Diş Hekimi Ziyaret Yaşı ve Sosyodemografik Durumun Etkisinin Kesitsel Olarak İncelenmesi Periodontal Status and Dental Fear: A Sectional Investigation of the Effect of Sociodemographic Status and Age of First Dental Visit Ekin Beşiroğlu, Müge Lütfioğludoi: 10.5505/eudfd.2023.88709 Sayfalar 9 - 16 GİRİŞ ve AMAÇ: Çalışmamızın amacı bireylerin periodontal sağlık durumu ile diş hekimliği korkusu, ilk diş hekimine gitme yaşı ve sosyo-demografik durum arasındaki ilişkilerin incelenmesidir. YÖNTEM ve GEREÇLER: Ondokuz Mayıs Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Kliniği’ne tedavi ve kontrol amacıyla başvuran 18 yaşından büyük 750 bireye; sosyo-demografik verileri, oral hijyen alışkanlıkları, ilk diş hekimine gitme yaşı ve Dental Hijyen Korku Skalası (DHKS) ile ilgili soruları içeren anket uygulandı. Bu bireylerin periodontal durumları plak indeksi(Pİ), gingival indeksi(Gİ), cep derinliği(CD) ve klinik ataçman seviyesi(KAS) ölçümleri yapılarak, periodontal sağlık, gingivitis ve periodontitis olmak üzere üç grup belirlendi. Elde edilen tüm veriler istatistiksel olarak incelendi. BULGULAR: DHKS skorunun periodontal duruma (p<0,001), cinsiyete(p<0,001), diş hekimine gitme sıklığına(p=0,001) göre anlamlı değişim gösterdiği ve DHKS ile ilk diş hekimine gitme yaşının pozitif zayıf ilişkisi olduğu belirlendi (r=0,131,p=0,001). Çalışmaya katılan bireylerin ilk diş hekimine gitme yaşlarının periodontal durum ile ilgili olarak anlamlı değişim gösterdiği belirlendi (p<0,001). Ayrıca, ilk diş hekimine gitme yaşı ile ilişkili olarak diş fırçalama sıklığının (p=0,002) ve bireylerin diş hekimine gitme sıklığının anlamlı fark gösterdiği belirlendi (p=0,001). TARTIŞMA ve SONUÇ: Periodontal olarak sağlıklı bireylerin ilk diş hekimine gitme yaşının daha düşük olduğu gözlenen çalışmamızda, bu bireylerin hem daha az diş hekimi korkusu olduğu hem de diş hekimine daha düzenli başvurduğu sonucuna ulaşılmıştır. |
3. | Farklı Dentofasiyal İskelet Paternine Sahip Bireylerde Maksiller Sinüs Hacimlerinin Karşılaştırılması: Konik Işınlı Bilgisayarlı Tomografi Çalışması Comparison of Maxillary Sinus Volumes in Individuals with Different Dentofacial Skeletal Patterns: A Cone-Beam Computed Tomography Study Güldane Magat, Melek Tassoker, Bekir Lale, Melike Güleç, Sevgi Ozcan, Kaan Orhandoi: 10.5505/eudfd.2023.75046 Sayfalar 17 - 23 GİRİŞ ve AMAÇ: Diş hekimliğinde maksiller sinüs, dişlere yakınlığı nedeniyle çok önemli bir anatomik oluşumdur. Bu çalışmanın amacı, dijital üç boyutlu (3D) modelleme kullanarak, maksiller sinüs hacimlerinin (MSH) üç farklı iskelet maloklüzyonuna göre değişimini değerlendirmektir. YÖNTEM ve GEREÇLER: 79 hastanın 158 konik ışınlı bilgisayarlı tomografi (KIBT) görüntüsü incelendi. MSH, MIMICS 19.0 yazılımı (Materialize HQ Technologielaan, Leuven, Belçika) kullanılarak ölçüldü. İskeletsel yapıyı (Açı sınıfı I-II-III) değerlendirmek için sefalometrik açısal ölçüm (ANB) kullanıldı. Sella-Nasion ile A noktası arasındaki açı (SNA) da ölçüldü. BULGULAR: Sağ maksiller sinüsün ortalama hacmi 12.450 cm3, sol ise 12.586 cm3 idi. MSH, yaş, cinsiyet ve SNA değerleri arasında veya sol ve sağ sinüs arasında anlamlı ilişki bulunamadı (p> 0.05). Ayrıca MSH, çeşitli iskelet tiplerine göre anlamlı bir farklılık göstermedi (p> 0.05). TARTIŞMA ve SONUÇ: Yaş, cinsiyet, maloklüzyon sınıfları ve SNA değerleri maksiller sinüs hacminde önemli bir değişiklik sağlamadı. Bu çalışmanın sonuçları, ortodontik mini vida implantasyonu ve ortognatik cerrahi gibi operasyonları ana hatlarıyla belirtirken maksiller sinüsün değerlendirilmesinde faydalı olabilir. |
4. | Bir Diş Hekimliği Fakültesinde Farklı Görevlerde Çalışan Kişilerin Covid-19 Pandemisi Hakkındaki Bilgi ve Davranışları Knowledge and Attitude Regarding Covid-19 Pandemic of the staff of a Faculty of Dentistry Pınar Serdar Eymirli, Aysima Darıcı, Sevilay Karahan, Melek Dilek Turgutdoi: 10.5505/eudfd.2023.34713 Sayfalar 25 - 35 GİRİŞ ve AMAÇ: Diş hekimliği kliniklerinde görev alan çalışanlar Covid-19 enfeksiyonu açısından risk altındadır. Ancak, diş hekimleri dışında kliniklerde çalışanların Covid-19 hakkında bilgi ve davranışlarını yansıtan çalışma mevcut değildir. Bu çalışmanın amacı, bir diş hekimliği fakültesinde enfeksiyon açısından risk altındaki çalışanların ve öğrencilerin Covid-19 enfeksiyonu hakkındaki bilgi ve davranışlarının değerlendirilmesidir. YÖNTEM ve GEREÇLER: Diş hekimliği ve meslek yüksek okulu öğrencileri, uzmanlık öğrencileri, öğretim elemanları, yardımcı personel ve temizlik görevlilerine e-posta aracılığıyla 3 bölüm ve toplam 30 sorudan oluşan anket gönderilmiştir. Elde edilen veriler SPSS programına girilerek istatistiksel analizleri yapılmıştır. BULGULAR: Anketi cevaplayan 208 katılımcının büyük kısmı (%95,7) Covid-19 hakkında bilgiyi internetten edindiğini bildirmiştir. Covid-19’dan korunma hakkındaki bilgi düzeyinin yetersiz olduğunu düşünenler tüm katılımcıların %1,9’unu oluşturmaktadır. Aerosollü işlemlerden önce hastaya ağzını çalkalaması için önerilen %1 hidrojen peroksit ve %0,2 povidon iyot içeren gargaraların kullanımının gerekliliğini en çok bildiren meslek grupları öğretim üyeleri (sırasıyla %83,9-%44,6) ve uzmanlık öğrencileridir (sırasıyla %86,5-%32,4). TARTIŞMA ve SONUÇ: Covid-19 enfeksiyonu için uzun dönem takipleri yapılmış aşı veya ilaç olmayışı, aşılamanın hızla ilerleyemeyişi ve artan vakalar sebebiyle korunma önlemleri ve kişisel koruyucu ekipmanlar önemini halen korumaktadır. Covid-19 ile mücadelenin devam ettiği bu günlerde sadece diş hekimleri için değil hastalarla ilgilenen tüm öğrenci ve çalışanların enfeksiyondan korunma hakkındaki bilgi düzeyini ölçen çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. |
5. | COVİD-19 Pandemisi Nedeniyle Uygulanan Tam Kapanma Döneminde Ortodonti Hastalarının Acil Durum Algılarının Değerlendirilmesi Evaluation of Emergency Perceptions of Orthodontic Patients in the Period of Complete Closure Due to the COVID-19 Pandemic Barış Başer, Burak Gülnardoi: 10.5505/eudfd.2023.77045 Sayfalar 37 - 41 GİRİŞ ve AMAÇ: Çalışmanın amacı; ülkemizde Covid-19 pandemisi nedeniyle uygulanan tam kapanma döneminde ortodonti hastalarının kliniğimize başvuru yollarını ve acil durum algılarını değerlendirmektir. YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmaya Karadeniz Teknik Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı’nda tedavisi devam eden ve biten hastalar dahil edilmiştir. 13.03.2020 - 01.06.2020 tam kapanma tarihleri arasında kliniğimize başvuruda bulunan hastaların başvuru yolları ile hangi acil taleple başvuruda bulunduğu kaydedilmiştir. BULGULAR: Başvuruların en çok telefon araması ile yapıldığı görülmüştür. Tüm başvurular arasında acil durum talebinin büyük kısmını sabit ortodontik tedavi gören hastalar oluşturmuştur. Hareketli aparey kullanan hastalarda en fazla başvuru nedeninin kullanım süresi, sabit ortodontik tedavi görenlerde ise braket kopması olduğu belirlenmiştir. TARTIŞMA ve SONUÇ: Acil durum başvuru talepleri incelendiğinde sabit ortodontik tedavi gören hasta sayısının belirgin şekilde fazla olduğu görülmektedir. Bu nedenle sabit tedavi gören hastaların tedavi pratiği ve mekaniğinde daha özenli olunması gerekmektedir. |
6. | Adölesan Bireylerde Farklı Anterior Posterior İskelet Paternine Sahip Bireylerde Retromandibular Alanın Morfometrik Analizi Morphometric Analysis of The Retromandibular Area In Individuals With Different Anterior Posterior Skeletal Patterns in Adolescents Güldane Mağat, Mehmet Akyüzdoi: 10.5505/eudfd.2023.57614 Sayfalar 43 - 50 GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, farklı anteroposterior iskelet yüz paternine sahip adölesan bireylerin panoramik radyografilerinde, retromandibular boşluk (RMB), ramusun merkezi ile mandibular 2. molar arasındaki uzaklık (RMU), M3M’lerin mesiodistal genişlikleri (MDG) ve RMB’nin MDG’ye oranı (Bukkal-Genişlik Oranı/BGO) ölçümlerinin incelenerek, M3M’lerin erüpsiyon/ gömüklük durumlarının öngörülebilirliğini değerlendirmektir. Bu dişlerin profilaktik çekimi için gerekli prognostik faktörlerin belirlenmesi, M3M’lerin optimum çekim zamanlamasına ilişkin klinik karara yardımcı olabilir. YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu retrospektif çalışmada, 12-18 yaş arasındaki 287 bireye ait toplam 554 M3M değerlendirildi. RMB, RMU, BGO ve M3M’lerin MDG değerleri iskeletsel Sınıf ilişkisi, yaş ve cinsiyete göre incelendi. BULGULAR: Bilateral RMB, RMU, MDG ve BGO değerleri iskeletsel sınıflamaya göre farklılık göstermemekle birlikte (p>0,05), bilateral RMB değerlerinin yaş gruplarına göre anlamlı farklılık gösterdiği belirlendi (p<0,01). Erkeklerin bilateral MDG değerleri, kadınlardan anlamlı şekilde yüksekti (p<0,01). TARTIŞMA ve SONUÇ: Bulgularımız, iskeletsel ilişkilerin RMB, RMU, MDG ve BGO üzerinde etkili olmadığını göstermektedir. Erkeklerde MDG’nin daha fazla olması ve 15 yaşından sonra RMB’nin genişlemesi, tedavi seçeneklerine karar verirken hasta yaşının ve cinsiyetinin önemli faktörler olduğunu göstermektedir. |
7. | Muğla İlindeki Yetişkin Bireylerin Ağız Hijyeni Alışkanlıkları ile Ağız ve Diş Sağlığı Bilgi Düzeylerinin Değerlendirilmesi Evaluation of Oral Hygiene Habits and Oral and Dental Health Knowledge Levels of Adults in Mugla Province Saniye Eren Halıcı, Fatma Yılmaz, Özgül Cartı Dörterlerdoi: 10.5505/eudfd.2023.46514 Sayfalar 51 - 59 GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmanın amacı; yetişkin bireylerin sosyodemografik özelliklerinin ağız hijyeni alışkanlıkları ile ağız ve diş sağlığı hakkındaki bilgi düzeyleri üzerine olan etkisini değerlendirmektir. YÖNTEM ve GEREÇLER: Muğla ili Menteşe ilçesinde 18-74 yaş arasındaki 199 gönüllü yetişkin bireye (92’si kadın, 107’si erkek) anket uygulaması yapıldı. Bireylerin sosyodemografik özelliklerini, ağız hijyeni alışkanlıklarını ve ağız ve diş sağlığı hakkındaki bilgi düzeylerini belirleyecek sorular soruldu ve kaydedildi. Elde edilen verilerin istatistiksel değerlendirmesi Mann Whitney U testi, Kruskal Wallis Varyans analizi, Ki-kare analizi ve Spearman korelasyon analizi ile yapıldı (p=0,05). BULGULAR: Katılımcıların diş fırçalama sıklığı ve gargara kullanma durumunun yaş, cinsiyet ve eğitim seviyesi gruplarına göre farklılık gösterdiği bulundu (p<0,05). Katılımcılardan 65-74 yaşları arasındaki bireylerin 18-34 yaşlarındakilerden; erkeklerin kadınlardan; ilkokul mezunlarının lise ve üniversite mezunlarından anlamlı derecede daha az bilgi düzeyine sahip oldukları tespit edildi (p<0,05). Ayrıca günde 1 kezden az diş fırçalayan, gargara ve florürlü ajan kullanmayan bireylerin ağız ve diş sağlığı bilgi düzeylerinin anlamlı ölçüde daha düşük olduğu bulundu (p<0,05). TARTIŞMA ve SONUÇ: Bu araştırmadan elde edilen veriler neticesinde, Muğla ilindeki yetişkin bireylerin daha yaşlı ve düşük eğitim seviyesindekilerin ağız hijyeni alışkanlıkları ile bilgi düzeylerinin yetersiz olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen verilerin toplumun çoğunluğunu yansıttığı düşünülürse, ağız ve diş sağlığını iyileştirmeye yönelik çalışmalar bu popülasyonlar üzerinde yoğunlaşmalıdır. |
8. | Asimetrik T-Loop’un Derin Kapanış Vakalarında Etkisinin Sonlu Elemanlar Analizi ile Değerlendirilmesi An Evaluation of Asymmetrical T-Loop Effects in Deep Bite Cases with Finite Element Analysis Gülce Tosun Işık, Neslihan Ucuncudoi: 10.5505/eudfd.2023.65872 Sayfalar 61 - 71 GİRİŞ ve AMAÇ: Eş zamanlı kesici diş retraksiyonu ve intrüzyonu amacıyla aktivasyonu yapılan asimetrik T-loop devamlı ark telinin meydana getirdiği diş hareketlerini 3 boyutlu sonlu elemanlar analizi ile incelemek. YÖNTEM ve GEREÇLER: .018 inç Roth braketler (MiniDiamond, Ormco, Glendora, Calif.), molar tüpler (GAC International Inc. Bohemia, NY,USA),.016x.022 TMA (Ormco, Orange,Calif)asimetrik T-loop ark teli modellenmiştir.Üst lateral ve kanin dişler arasına yerleştirilen asimetrik T-loop ark telinin aktivasyonu sonucu oluşan diş hareketleri araştırılmıştır. Maksiller dişlerin eğimindeki değişiklikler ve dişlerin ilk yer değiştirmesi “X”,”Y", “Z” eksenlerinde analiz edilmiştir. BULGULAR: Ön bölgede (üst santral ve lateral dişlerde) meydana gelen kuvvetler mezial yönde harekete neden olmuştur. Labiopalatinal yönde, lateral diş retrakte olurken palatinal yönde devrilme gözlenmiştir. Posterior grup dişleri (üst kanin, ikinci premolar, birinci molar, ikinci molar) değerlendirildiğinde, ikinci molar diş hariç tüm posterior dişlerin kronlarının palatinal yöne doğru hareket ettiği görülmüştür. Ayrıca posterior bölgede mezializasyon kanin dişten posteriora doğru gidildikçe daha paralele yakın olmaktadır. Dikey yönde maksimum hareket miktarı lateral dişte, ardından santral dişte tespit edilmiştir. Arka grup dişlerdeki hareketin yönü kesici dişlere ters yöndedir. TARTIŞMA ve SONUÇ: Asimetrik T-loop ark teli ile kesici dişlerin intrüzyonu ve retraksiyonu aynı anda yapılabilir; ancak arka bölgede bir miktar ekstrüzyon meydana gelmektedir. |
9. | Pedodontide Tele-Diş Hekimliği Uygulaması: Covid-19 Pandemisi Döneminde Ebeveyn Memnuniyetinin Değerlendirilmesi Teledentistry in Pediatric Dentistry: Evaluation of Parental Satisfaction During the Covid-19 Pandemic Müge Erbay Mola, Dilsah Coğulu, Ece Eden, Aslı Topaloğlu Akdoi: 10.5505/eudfd.2023.57855 Sayfalar 73 - 76 GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, Covid-19 pandemisi döneminde çocuk hastaların muayenesi için kullanılan tele-diş hekimliği uygulaması sonrasında ebeveyn memnuniyetinin değerlendirilmesidir. YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmaya 3-13 yaş arasında 200 çocuk hasta (105 kız, 95 erkek) katılmıştır. Tele-diş hekimliği ve görsel muayenelerin tamamlanmasının ardından ebeveynlere 6 sorudan oluşan Likert ölçeklendirmesine göre 5 üzerinden skorlanan “Ebeveyn Memnuniyet Anketi” yöneltilmiştir. Anket sonuçlarından elde edilen veriler SPSS 22.0 programı kullanılarak varyans analizi, t-testi ve çoklu doğrusal regresyon modeli ile analiz edilmiştir. Sonuçlar %95 güven aralığında, p<0,05 istatistiksel anlamlılık düzeyinde değerlendirilmiştir. BULGULAR: Ankete katılan ebeveynlerin %97’si tele-diş hekimliği muayenesinin kendilerine vakit kazandırdığını; %96’sı dijital yöntemlerle yapılan muayenenin ihtiyaçlarını karşıladığını bildirmiştir. Ankete katılan ebeveynlerin tümü Covid-19 pandemisi döneminde dijital yöntemlerle tele-diş hekimliği muayenesi yapılmasını beğendiklerini ve tele-diş hekimliği hizmetini tekrar almak istediklerini bildirmişlerdir. TARTIŞMA ve SONUÇ: Çocuk hastalarda gerçekleştirilen tele-diş hekimliği uygulamalarının özellikle Covid-19 pandemisi döneminde ebeveynler tarafından kabul edilebilirliğinin yüksek olduğu saptanmıştır. |
DERLEME | |
10. | Dental Çürük ile Mücadelede Antibakteriyel ve Remineralize Edici Etki İçin Nanoteknoloji Kullanımı Nanotechnology Use of for Antibacterial and Remineralizing Effect in Management of Dental Caries Semiha Ekrikaya, Sezer Demirbuğadoi: 10.5505/eudfd.2023.15046 Sayfalar 77 - 85 Dental çürükler günümüzdeki en yaygın kronik hastalıklardan biridir. Diş hekimliğinde nanoteknoloji ile biyofilm asitlerini kontrol ederek ve remineralizasyonu artırarak çürüğü önlemeyi amaçlayan çalışmalar yapılmaktadır. Nanoteknolojik yaklaşımlarla geliştirilen materyaller koruyucu diş hekimliği ve restoratif diş hekimliğinde başarılı bir şekilde kullanılabilmektedir. Güncel literatür çalışmalarında çeşitli monomerler ve metal nanopartiküllerinin antibakteriyel ve remineralizasyon kapasiteleri ile ilgili çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Yapılan çalışmalarda çeşitli monomerler ve nanopartiküllerin remineralize edici ve antibakteriyel etkinliği kanıtlanmıştır. Bu monomerler ve nanopartiküller dental kompozitler, simanlar, örtücüler, kaideler ve adezivler içerisine dahil edilerek antibakteriyel etkinlik ve remineralizasyon sağlamak için umut vericidir. Bu nedenlerle nanoteknoloji, koruyucu ve restoratif diş hekimliğini önemli ölçüde geliştirme potansiyeline sahiptir. Ancak nanoteknoloji ürünlerinin muhtemel toksisitesi ve dezavantajları ile ilgili bilgi sınırlıdır. Dental materyaller üzerinde nanopartiküllerin uzun süreli antimikrobiyal, toksik, fiziksel ve klinik etkileri daha ileri çalışmalarda araştırılması gerekir. |
OLGU SUNUMU | |
11. | Prepubertal Sınıf III Bir Hastanın Cap Splint Ankrajlı Braketler ve Yüz Maskesi Kombinasyonu ile Tedavisi: Bir Olgu Sunumu Treatment of a Prepubertal Class III Patient with Combination of Cap Splint Anchored Brackets and Facemask: A Case Report Delal Dara Kılınç, Ecem Ağırbaşdoi: 10.5505/eudfd.2023.76476 Sayfalar 87 - 92 Sekiz yaşındaki kız çocuğu hasta iskeletsel Sınıf III, ön çapraz kapanış ve tek taraflı arka çapraz kapanış ve dişsel çapraşıklık şikayetleri ile kliniğimize sevk edilmiştir. Aynı anda hem ortodontik hem de dentofasiyal ortopedik anomalileri tedavi edebilmek için, eşzamanlı olarak sabit ve hareketli apareylerin bir kombinasyonu uygulanmıştır. Transversal yön ve sagital yön uyuşmazlığını aynı anda çözmek için protraksiyon facemask uygulanması ile kombine; bir genişletme vidası ve facemask için kancalar içeren bir cap splint apareyi uygulanmıştır. Ön ve arka çapraz kapanışları tedavi edildikten sonra, retansiyon döneminde, dişsel çapraşıklığı çözmek amacıyla ankraj ünitesi olarak kullanabilmek için bonded cap splinte; sıralama ve seviyeleme elde etmek için ise maksiller ön dört kesiciye braketler uygulanmıştır. Üst çene genişletmesi için pekiştirme süresini verimli kullanmak ve başka bir uygulama ihtiyacını ortadan kaldırmak için yapılan bu tedavi ile birlikte toplam tedavi süresi 6 aydır. Uygun bir overbite ve overjet; kesici dişlerdeki çapraşıklığın çözülmesi; çenelerin iyi bir transversal ve sagital yön ilişkisi ve uygun bir yumuşak doku profili elde edilmiştir. |