DERLEME | |
1. | Fiberle Güçlendirilmiş Rezin Kompozitler Fiber-Reinforced Resin Composites Ümit Candan, Nesrin EronatSayfalar 1 - 12 Fiber ile güçlendirilmiş kompozit (FGK) restorasyonlar, rezin kompozitlerin fiziksel özelliklerinin güçlendirilmesi amacıyla yapılan, fiber ilave edilmiş rezin esaslı restorasyonlardır. Fiberle güçlendirilmiş kompozit materyallerle yapılan çalışmalarda, kompozitin içine yerleştirilen fiberlerin, polimer matrise bağlanmasının ve kırılma direncinin mükemmel olduğu bildirilmiştir. Bu derlemede, dişhekimliğinde kullanılan fiber çeşitleri, fiberle güçlendirilmiş kompozitlerin kullanım alanları, mekanik ve fiziksel özelliklerini etkileyen ve kullanımları sırasında dikkat edilmesi gereken faktörler anlatılarak bilimsel araştırmalar için bir kaynak oluşturulması amaçlandı. |
2. | Beyazlatma Ajanlarının Diş Yapısında Oluşturduğu Değişiklikler The Alterations in Tooth Structure Caused by Bleaching Agents Çiğdem Atalayın, Tijen Pamir, Hüseyin TezelSayfalar 13 - 20 Hastaların artan ilgisi, talepleri ve dental firmaların ürünlerindeki gelişmeler doğrultusunda, estetik amaçlı uygulamalar dişhekimleri açısından vazgeçilmez hale gelmiştir. Diş renklenmelerinin tedavisinde, bilinen restorasyon yöntemlerine alternatif olarak daha konservatif bir yaklaşım olan diş beyazlatma teknikleri, sıklıkla uygulanan tedavi seçenekleri arasında yer almaktadır. Diş beyazlatma tedavilerinde çeşitli konsantrasyonlardaki ajanlar, farklı tekniklerle kullanılmaktadır. Kullanılan diş beyazlatma ajanı, konsantrasyonuna ve uygulama süresine bağlı olarak klinik başarı sağlayabileceği gibi diş yapısında olumsuz değişiklikler de meydana getirebilmektedir. Bu derlemenin amacı, çeşitli beyazlatma ajanlarının diş yapısında meydana getirdiği değişikliklerle ilgili literatürleri gözden geçirmek ve sonuçlarını incelemektir. |
3. | Termoplastik Sentetik Polimer Esaslı Daimi Kök Kanal Dolgu Maddesi- Resilon™ Thermoplastic Synthetic Polymer Based Root Canal Filling Material-Resilon™ Bulem Üreyen Kaya, Ayşe Diljin KeçeciSayfalar 21 - 31 Adeziv teknolojideki gelişmeler, kök kanallarının doldurulmasında adeziv bağlanmayla kullanılan materyal ve tekniklerden faydalanılmasını gündeme getirmiştir. Total-etch adezivler rezin simanlarla birlikte alternatif bir dolgu materyali olarak test edilmişlerdir. Self-etch primerlar kök kanal dentinine bağlanmada kullanılmaktadırlar. Ancak bu teknikler metakrilat esaslı dentin adezivleri, konvansiyonel kanal patları ve gütaperka arasında kimyasal bağın olmaması nedeniyle başarısızdır. Rezin simanlar da tek başlarına kök kanallarının tıkanmasında, rezinlerin kanal sistemine taşınmalarının zorluğu, radyoopasitelerinin yetersizliği ve gerektiğinde sökülebilmesindeki güçlükler nedeniyle tercih edilmemektedir. Son yıllarda alternatif bir kök kanalı dolgu materyali olarak geliştirilen termoplastik, sentetik polimer kor materyali Resilon’un (Resilon Research LLC, Madison, CT, USA) kök kanal patı Epiphany (Pentron Clinical Technologies) gibi dual sertleşen rezin tip patlar aracılığıyla kök kanal dentinine bağlanabildiği iddia edilmektedir. Bu makalede amaç, endodontik literatürde Resilon’un mekanik, kimyasal, biyolojik ve biyouyumluluk özelliklerini araştıran çalışmaları derlemektir. |
ARAŞTIRMA | |
4. | Görüntü Netleştirme İşlemlerinin Düşük Kontrastlı Detayların Seçilebilirliği Üzerindeki Etkisi: İki Farklı Monitörün Karşılaştırılması The Effect of Enhancement Algorithms on the Detectability of Low Contrast Details: Comparison of Two Different Monitors Esin Alpöz, Elif Soğur, Bedriye Güniz BaksıSayfalar 33 - 41 AMAÇ: Bu çalışmanın amacı farklı ışın süreleri kullanılarak elde edilen görüntülerde farklı netleştirme işlemlerinin düşük kontrastta detayların saptanabilirliği üzerindeki etkisini CRT ve LCD monitörlerde karşılaştırmalı olarak değerlendirmektir. YÖNTEMLER: Farklı boyutlarda ve derinliklerde daireler içeren alüminyum bir penetrometrenin fosfor plakları üzerine koyularak 0,05 ila 3,2 sn arasında değişen dokuz farklı ışınlama süresinde ışınlanması ile dijital görüntüler elde edildi. Elde edilen görüntülere renk kodlama, kontrast/parlaklık, histogram eşitleme ve negatif kodlama gibi görüntü netleştirme işlemleri uygulandı. Her monitörün farklı netleştirme işlemindeki algılama eğrileri çizildi. Algılama eğrilerinin ve gözlemciler tarafından saptanan daire sayılarının karşılaştırılmasında ANOVA testi kullanıldı (p=0,05). Gruplar arasındaki fark Bonferroni/Dunn testi ile belirlendi (p=0,05). BULGULAR: Çalışmaya dâhil edilen tüm netleştirme algoritmaları ile saptanabilen detay sayıları karşılaştırıldığında, CRT ve LCD monitörler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı (p>0,05). Tüm görüntü netleştirme algoritmaları için oluşturulan eğrilerin farklı monitörler için aynı olduğu gözlendi. Histogram eşitleme algoritması tüm ışınlama düzeylerinde en yüksek sayıda detayın seçilmesine neden oldu (p>0,05). SONUÇ: Monitörler algılama açısından değerlendirildiğinde çalışmada değerlendirilen tüm görüntü netleştirme algoritmalarında LCD monitörün CRT monitörlere eşdeğerde başarı gösterdiği saptandı. |
5. | Diş Fırçalama Etkinliğinin Yeni ve 3 Ay Kullanılmış Fırçalarda Karşılaştırılması Comparing the Effectiveness of Brushing with Brand New and 3-Month Used Toothbrushes Çiğdem Paşalı, Sema Becerik, Evren EvrenesoğluSayfalar 43 - 50 AMAÇ: Dental plak, enflamatuvar periodontal hastalıklar ve diş çürüğü için primer etiyolojik faktör olarak kabul edilmektedir. Mikrobiyal dental plağı diş üzerinden uzaklaştırmada kullanılan en etkili ve yaygın yöntem diş fırçalamadır. Genellikle diş fırçalarının her 3 ayda bir değiştirilmesi önerilir. Bu çalışmanın amacı, yeni ve 3 ay kullanılmış diş fırçalarının plak kaldırma etkinliklerinin karşılaştırılmasıdır. YÖNTEMLER: Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi 4. ve 5. sınıf öğrencisi (16 erkek, 9 kız) 25 gönüllü çalışmaya dâhil edildi. Her gönüllüye aynı tip diş fırçası ve macunu verildi. Deneklerin, 3 ay süresince günde 2 defa verilen fırça ve macunları kullanarak; modifiye bass tekniği ile dişlerini fırçalamaları istendi. Deneklerde, her yarım çenede 1 keser, 1 premolar, 1 molar diş olmak üzere, tüm ağızda toplam 12 dişte ölçüm yapıldı. Başlangıç (t0) ve 3. ayda (t2) sondalanan cep derinliği (SCD) (mm) ve plak indeksini (PI) (Quigley –Hein) içeren klinik ölçümler yapıldı ve kaydedildi. 2. ayda (t1) yalnızca PI ölçümü yapıldı ve kaydedildi. Her ölçüm gününden (t0, t1 ve t2) önce denekler 48 saat boyunca mekanik ve kimyasal diş temizliği yapmadılar. Her ölçüm gününde fırçalama öncesi PI ve denekler 120 sn. süresince aynaya bakmaksızın dişlerini fırçaladıktan sonra, fırçalama sonrası PI’sini içeren 2 ölçüm yapıldı. BULGULAR: Ölçüm yapılan her diş için fırçalama öncesi ölçülen PI değerleri, fırçalama sonrası ölçülen PI değerlerinden istatistiksel olarak yüksek bulundu (p=0,01). Premolar dişlerinde, başlangıçta (t0) bulunan PI değerindeki azalma (fırçalama öncesi PI değeri – fırçalama sonrası PI değeri) ile 3. ay sonunda (t2) bulunan PI değerindeki azalma arasında istatistiksel anlamlı fark bulunurken (p<0,05) keser, molar ve tüm ağız için anlamlı fark bulunmadı (p>0,05). SONUÇ: 3 ay kullanılmış bir diş fırçası, yeni bir diş fırçasına kıyasla 48 saatte oluşmuş plağı kaldırmada daha az etkili değildir. Bu çalışmanın sınırları içinde 3 aylık kullanım sonucunda diş fırçasının etkinliğini kaybetmediği gösterildi. |
6. | Digora Optime Fosfor Plak Sisteminin Görüntüleme Özellikleri ve F- Hızındaki Filmler ile Karşılaştırılması Comparison of Imaging Characteristics of Digora Optime Storage Phosphor Plate System and F-Speed Film Erinç Önem, Bedriye Güniz BaksıSayfalar 51 - 59 AMAÇ: Bu çalışmanın amacı Digora Optime fosfor plak sisteminin performansını fiziksel parametreler aracılığı ile test etmek ve F-hızındaki filmler ile karşılaştırmaktır. YÖNTEMLER: Üzerinde farklı çap ve derinlikte dairesel boşluklar bulunan 10 mm kalınlığında homojen bir alüminyum blok test fantomu olarak kullanıldı. Alüminyum blok, üçer adet fosfor plak ve F-hızında filmlerle birlikte 65 kVp ve 10 mA’lik röntgen cihazı ile 0,08 sn’den 3,2 sn’ye kadar 16 farklı ışınlama süresinde ışınlandı. Her sistem için 3 farklı görüntüde gerçekleştirilen ölçümlerin ortalaması alınarak ortalama grilik değerlerindeki değişim, görüntüdeki kirlilik oranı, düşük kontrasttaki detayların algılanma düzeyini ortaya koyan algılama eğrileri, kontrast çözünürlüğü ve ışınlama aralığı gibi parametreler karşılaştırıldı. BULGULAR: 0,08 ila 0,125 sn. ışınlama aralığında fosfor plak görüntülerinin grilik değeri lineer azalma gösterirken, yüksek ışınlama sürelerinde katlanarak azalma olduğu belirlendi. Filmlerde ise 0,08 ila 0,16 sn. ışınlama aralığında densite değişikliği minimum iken sonrasında büyük oranlarda artış olduğu görüldü. Artan dozla birlikte dijital sistem görüntülerinde kirlilik oranı azalırken, filmlerdeki oranın 0,63 sn’ye kadar sabit kaldığı sonrasında giderek arttığı belirlendi. Düşük kontrasttaki detayların algılanmasının dijital görüntülerde 0,10 sn’den sonra maksimum düzeye ulaşarak en yüksek ışın dozunda da aynı düzeyi koruduğu ancak, filmlerin maksimum düzeyi 0,25 sn’de yakaladığı ve 1,60 sn’den sonra da algılama düzeyinin düştüğü saptandı. Kontrast dijital görüntülerde artan ışın dozu ile birlikte artarken filmlerde önce artma sonra azalma gösterdi. Fosfor plakların ışınlama aralığı filmlere oranla daha geniş bulundu. SONUÇ: Her sistemin kendine ait spesifik özellikleri bulunmakla birlikte fosfor plak sistemi daha düşük optimum ışınlama düzeyine ve daha yüksek kontrast çözünürlüğüne sahiptir ve F-hızındaki filme kıyasla bu özelliklerini daha geniş bir ışınlama aralığında korumaktadır. |
OLGU SUNUMU | |
7. | Maksiller Ortopedik Splintin Dentofasiyal Yapılar Üzerine Etkisi: Olgu Sunumu Evaluation of the Effects of Maxillary Orthopedic Splint on Dentofacial Structures: Case Report Lale Taner, Zehra Bekler, Oktay ÜnerSayfalar 61 - 66 İskeletsel Sınıf 2 çene bozuklukları ortodontik anomaliler içerisinde en sık gözlenen bozukluklar arasındadır. Etiyolojisi tek çeneden kaynaklanabildiği gibi her iki çenedeki büyüme uyumsuzluklarına bağlı olabilir ve büyüme dönemindeki hastalarda malokluzyonu düzeltmek için fonksiyonel tedavi ve ortopedik kuvvetlerden yararlanılabilir. Maksiller ortopedik splintler, aşırı üst çene büyümesine bağlı Sınıf II malokluzyonların tedavisinde etkili apareylerdir. Bu sunumun amacı maksiller ortopedik splintin dentofasiyal yapılar üzerine olan iskeletsel ve dental etkilerini değerlendirmektir. Aşırı maksiller büyümeden kaynaklanan Sınıf II malokluzyona sahip, büyüme gelişim döneminde bulunan iki olgu maksiller ortopedik splint kullanılarak tedavi edildi. İskeletsel ve dental malokluzyonun düzeltilmesi başarıyla sağlandı. |